Öğretmen Haber Eğitim Dünyasının Son Gelişmeleri
CHP Genel Merkez Binası’nda düzenlenen Öğretmenler Günü aktifliğine katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, öğretmenlerin Öğretmenler Günü’nü kutlarken şu açıklamalarda bulundu:
Bugün 24 Kasım, ülkemizin ve partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1928’de Başöğretmen unvanını almasının yıl dönümü. Hepinizin Öğretmenler Günü kutlu olsun, hepiniz güzel geldiniz. Öğretmenler Günü’nü her yıl kutluyoruz, ben her Öğretmenler Günü’nde ilkokul öğretmenime kesinlikle giderim. Bugün burada olacaktı, 10-15 gün evvel bahtsız bir kaza geçirdi. Bir kırık oluştu kalçasında. Buraya gelmeden evvel alışılmış onunla birlikte hem kardeşimin öğretmeni hem benim öğretmenim Semra Öğretmenimiz geldi, burada. Annem ve babam burada. Bornova Anadolu Lisesi’ndeki öğretmenlerim burada, Almanca öğretmenimden kimya öğretmenime kadar, edebiyat öğretmenimden vatandaşlık bilgisi öğretmenime kadar. Bütün öğretmenlerim ismine 23 öğretmenimiz buradalar.
“Türkiye’deki bütün öğretmenlerin ellerinden öpüyorum”
Buraya Anıtkabir’den geldik. Birinci evvel hepimizin öğretmenleriyle birlikte ve Ankara’daki öğretmenlerle birlikte Anıtkabir’e gittik. Ben, iki toplantı ortasında Gülseren Öğretmenimi aradım. O da büyük bir heyecanla televizyon başında, hasta yatağında da olsa bizi izliyor. Ben kendi ilkokul öğretmenimin, buradaki öğretmenlerimin, sizlerin, hepinizin şahsında Türkiye’deki bütün öğretmenlerin ellerinden öpüyorum. Şu anda hayatta olmayanlara, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Başöğretmenimiz olmak üzere, hayatta olmayanlara da Allah’tan rahmet ve hepimiz ismine minnet hislerimizi söz ederek başlamak istiyorum.
Yakamda, Semra Öğretmenimiz benim mezun olduğum ilkokulda müdür yardımcısıyken yapmış olduğu bir rozet var. Kendisi için sakladığı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün resmi olan, etrafında Manisa Gazi İlköğretim Okulu olan. Üstte birinci karnemle birlikte bunu verdi. Bornova Anadolu Lisesi’nden öğretmenlerim okuldaki yatılı öğrenci kimlik kartımı, o günkü fotoğrafımı, bugünkü fotoğrafımla birlikte getirmişler. Okullarımızın flamaları geldi. Üstte çok duygusal anlar yaşadık.
“Anketlerde eğitimde memnuniyetsizlik yüzde 78-81”
Tabii işler Türkiye’de eğitim açısından o kadar yolunda değil. Türkiye’de yapılan anketlerde, her 5 bireyden 4’ü eğitim sisteminden mutlu olmadığını açıklıyor. İktidar partisinin en çok oy aldığını argüman ettiği, AK Parti’ye oy vermiş mesken hanımlarındaki ankette bile oğlunun eğitiminden memnuniyet, çocuğunun eğitiminden memnuniyet yüzde 78 ile 81 ortasında memnuniyetsizlik olarak ölçülüyor. Şad olanlar yüzde 20 bile değil. Bu yüzden CHP olarak bu sorunu daima birlikte konuşmak, sorunu tüm paydaşlarıyla birlikte konuşmak ve herkesi dinlemek üzere yola çıktık. 18 Mayıs’ta bir eğitim mitingi gerçekleştirdik İstanbul’da. 18 Temmuz’da 24 saat süren bir eğitim maratonu gerçekleştirildi.
5 Ağustos’ta tüm eğitim sendikalarının yöneticilerini bu binada ağırladık ve dinledik. 19 Ekim’de Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün bulunduğu yerde Hasanoğlan Eğitim Tepesi’ni gerçekleştirdik. 6 Kasım’da Yükseköğrenim Buluşmasını Eskişehir’de, bir öğrenci kentinde ve Yılmaz Büyükerşen Hoca’nın manevi mesken sahipliğinde hem YÖK’ü konuştuk, yükseköğrenimi konuştuk, yükseköğrenimdeki sıkıntıları konuştuk. Biraz evvel burada 3 çalışkan insan vardı. Suat Özçağdaş, Armağan Erdoğan ve Yalım Halıcı. Hepsi birlikte, büyük bir emek ve uğraşla Türkiye’de eğitimin problemlerini, öğrencinin sıkıntısını, öğretmenin sıkıntısını, velinin problemini, eğitimin nitelik meselesini daima gündemde tutmak üzere çalışıyorlar. Ben bu 24 Kasım gününde ayrıyeten onları da kutluyorum. Emekleri için teşekkür ediyorum.
“Eğitime ulaşmak sınıfsal bir meseleye dönüştü”
Maalesef, bugün Türkiye’de nitelikli eğitime ulaşmak sınıfsal bir probleme dönüştü. Birden fazla sınıfın öğretmeni yok. Fakat sınıfların artık çocukları var ve aldıkları eğitim var. Şayet anne ve babanın ekonomik gücü, ailenin ekonomik gücü çocuğu özel okula yollamaya yetiyorsa, orada öbür bir eğitim alınıyor. Yetmiyorsa orada dünya kadar sıkıntıyla ki içinde sıhhat meseleleri da dahil olmak üzere uğraşılmak zorunda kalınıyor. Bakanlık bile ailelerin sosyoekonomik durumlarının başarıda tesirli bir faktör olduğunu raporlarına yazıyor. Devlet okullarındaki eğitimin kalitesine, istisnai ve çok özel esaslı kurumlar, çok özel geleneği olan okullar ya da o okuldaki öğretmenlerin çok özel çabalarına toplumdan gelen karşılıklar ve takviyelerin yarattığı mucizeleri, istisnai mucizeleri bir kenara bırakırsak, devlet okullarındaki eğitimin kalitesine maalesef kimse güvenmiyor.
Özel okul fiyatları ise artık karşılanamaz durumda ve artık küçücük öğrencilerin ailenin ekonomik durumu kötüleştiği için, bundan iki yıl evvel gidebildiği, gönderebildikleri okullara çocuklarını gönderebilecek gücü kaybettikleri için küçücük çocukların yaşadıkları yeni travmalarla uğraşmak zorundayız daima birlikte. Eğitim sistemi yapboz tahtasına dönmüşse, öğretmenler hak ettiği bedeli görmüyor, hak ettiği fiyatı almıyorsa ve siyaset de buna tahlil bulamıyorsa, önlem almıyorsa artık yeni bir siyasetin, toplumsal demokrat bir siyasetin çizgisinin önerecekleri şeyler var.
“İktidarımızda hiçbir şey bugün olduğu üzere olmayacaktır”
Bugün burada yalnızca problemleri değil, tahlili de konuşmak üzere toplandık ve sizleri konuk ettik. İktidarımızda hiçbir şey bugün olduğu üzere olmayacaktır. Eğitim hakkı bu kadar kıymetli, âlâ eğitime erişmek yalnızca güçlü ailelerin çocuklarının kavuştuğu imkan olmaktan çıkarılacak. Partimizin iktidarında liseyi bitirmiş her genç, en üst seviyede bir yabancı lisan bilecek ve teknoloji kullanımında üst seviye bir yetkinliğe sahip olacak. Hiçbir gencin eğitim maksatlı ya da tatil gayeli vize sorunu olmayacak.
Bugünkü üzere teknolojiye erişim bu kadar güç ve bu kadar değerli, birileri için ayrıcalıklı durum olmaktan çıkarılacak. Öğretmenler bu ülkede mesleklerinin onuruna yakışır maaşlarla çalışacak, hak ettikleri kıymete kesinlikle kavuşacaklar.
“En düşük öğretmen maaşının 100 bin lira olması gerek”
Bu iktidar geldiğinde yıl 2002’ydi, en düşük öğretmen maaşı 635 liraydı. O gün bu maaşla 23 çeyrek altın alınabiliyordu. Yani bu iktidar geldiği gün en düşük maaşı alan öğretmen, maaşını çektiğinde 23 çeyrek altın alabiliyordu. Bugün en düşük öğretmen maaşı 40 bin 663 lira. Yalnızca sekiz çeyrek altın alabiliyor. En düşük öğretmen maaşında 15 çeyrek altınlık kayıp var. Başka maaşlar, en düşük maaşa nazaran katlanarak daha güzel durumda oldukları için kayıp da daha fazla. Bugün Türkiye’deki rastgele bir öğretmenin, ülkenin bu türlü yönetildiğinden ötürü en az 15 çeyrek altın kaybı var. Her öğretmen, her ay 15 çeyrek altın bedel olarak bu hükümetin makus siyasetleri yüzünden, öğretmene bedel vermemesi yüzünden 15 çeyrek altın kaybediyor. Tıpkı hesabı aksine işlettiğinizde bugün şayet 22 yıl evvel yani beğenmedikleri, burun büktükleri, her fırsatta kötüledikleri Ecevit hükümetinin bıraktığı yerde olsak, bugün en düşük öğretmen maaşının 100 bin lira olması gerekir.
“Buradan bütün Türkiye’ye kelam veriyoruz”
O vakit buradan şu hatırlatmayı yapalım: Bu ülkenin kurucusu, benim bugün oturduğum bu koltuğun birinci sahibi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de birinci Cumhurbaşkanı, ‘Öğretmen maaşlarını ne yapalım’ diyenlere, ‘Mebus maaşı öğretmen maaşını geçmesin, yanlış olur’ demişti. CHP’nin iktidarında, o parlamentonun hakim kümesi CHP kümesi olduğunda, ülkeyi CHP’li Milli Eğitim Bakanı ve CHP’li Cumhurbaşkanı yönetirken süratle öğretmen maaşlarını iyileştirmeye başlayacağız.
Buradan bütün Türkiye’ye kelam veriyoruz: Öğretmen maaşı, milletvekili maaşını yakalayana kadar hiçbir milletvekili artırım almayacak. Kelam veriyorum. Sonrasında milletvekillerimiz maaşlarına artırım yapmak istiyorlarsa, öğretmen maaşlarına zam yapacak. Yedi yaşında sana dişini fırçalamayı öğreten, burnun aktığında evladının burnunu siler üzere senin burnunu silen öğretmen, senden az maaş alıyorsa bu düzelene kadar CHP iktidarında arkadaşlarımız sabit maaşla bekleyecekler. Bunu buradan iktidarımız geldiğinde hatırlatsın öğretmenler diye, o maaşa öğretmenler kavuşsun diye tarihin önüne bir kelam olarak kaydediyorum canlı yayında.
